3 Eylül 2010 Cuma

Meydan-ı Taksim.....

Meydan-ı Taksim


İstanbul ' da bulunan ve şehrin en çok rağbet gören yerlerinden biri olan taksim meydanını herkes hemen hemen bilir. ( İstanbul dışındakiler için söylüyorum fakat içindede bilmeyenler var onları da mazur görelim :)  Ezmeye gerek yok :)


Neyse konuya geri dönüyorum. Taksim meydanına her uğradığım da insanların arasından itişe kakışa geçiyorum , aslında bir nevi buradan yetkililere sesleniyorum ''Allah rızası için artık şu istiklal caddesindeki insanlar içinde trafik polisleri atansın.'' :) Şayet atanmadığı her vakit her gün en az 20 kişi ile daha çarpışıp en sonunda ya onlar ya da ben hastanelik olacağım....


İşin birde iç yüzü var. Taksim ' e yada bir diğer deyişle istiklal caddesine çıkan herkes o kadar çok müzik aletleri görür ki müzik kurslarına gitmeye gerek kalmaz :) Mesela en son gittiğim de kızıl dereliler ya da derililer ya da deliler her ne boksa lan işte :) kendi has müziklerini millete sergiliyorlardı. Fakat bir durumu farkettim tabi yanımda ki dostlarımla  beraber tespit ettik bu fikri  (Engin ve Cengiz' e bu fikiri beraber bulduğuumuz için teşekkürler :) ), yabancı olupta flüt çalan herkes hem seyirciyi topluyor  hem de parayı götürüyor. Yan tarafında ise bir türk kıçı ile saksafon çalsa kimsenin umrunda olmuyor :) Lan ne kadar ilginç insanlarımız var  :) Elin gavuruna para yağdırıyor Türk ' e gelince '' abi valla bende de beş kuruş yok be '' diyebiliyor. :)
'' Bir önceki makelen de sende öyle söylemiştin ''  dediğinizi hissediyorum. Bende harbiden yoktu lan içiniz fesatlığa kaçmasın :):)


Taksim ' in müzik ile arası gerçekten baya bir iyi. Dediğim gibi her tür müzik aletini çalan var. Hayatım da görmediğim bir teneke ye benzeyen bir müzik aleti çalıyordu bir adam , bir an düşündüm '' gidip sorayım lan ne bu '' diye sonra adamın bana sanki '' sorma dümdüz küfür ederim '' diyeceğini düşündüm. (  Resmen adamı orada kötülerin kralı ilan ettim ya neyse :) ) Saksafon , darbuka , gitar , davul ( davulun olması ramazan - ı şerif dolayısıyla normal , fakat anlamadığım konu Taksim meydanındaki herkes uyanıkken bir davulcunun  gelipte orada davul çalması ne kadar normal bilemiyorum :) ) zurna , kızıl deliler ( sanki bu kulağa daha hoş geliyor , en azından bana ) ve daha ne isterseniz var. Düşünün keman bile var be :) Bir de bize modern ülke değilsiniz der Avrupa birliği , lan biz sokakta bile müzik çalıyoruz siz ne bok yiyorsunuz :) Her yeri medeniyet kokuyor ülkemin be :)  Laf lafı açıyor konu sürekli başka yerlere dağılıyor. Galiba bunu yapmayı seviyorum yani yazmayı.....




Aslında işin gerçeği taksim meydanını pek sevmiyorum. Çünkü o kadar çok kişi geliyor ki adım atacak yer olmuyor. Ama malesef iş gereği artık o caddede izin günüm hariç her gün çekmeye mahkumum :) Bununla ilgili bir atasözü bile var hatta '' Elim mahkum bir yerim de gardiyan '' Yapacak birşey ve diyecek bir söz yok :)






                  Bay.Budala
           
              Mustafa KÖSE


     (Dünyanın en iyi yazarı :) )











2 Eylül 2010 Perşembe

Dilenci para istedi ulan 5 kuruşum bile yoktu :)

Dilenci vakası




Tarih: 29 ağustos 2010 Pazar

Olay yeri: Okmeydanı metrobüs durağına yakın bir park alanı

Olay: Dilenci para istiyor ve ben '' Ağabey cidden beş kuruş yok '' diyorum.



Günlerden pazar ve hava çok güzel....Havanın içine yaşadığım olay sıçmasaydı çok daha güzel olacaktı :)

Cebimde 5 kuruş para yok ama ben mutlu ve huzurluyum. İçimden '' Ulan para yok ama huzur var hayat ne garip lan babasını satayım'' diye mırıldanırken daldığımı unutup karşı istikametten gelen bir varoş hanımefendisine bodoslama girdim. ( Keşke girmez olaydım ulan kadın da ne çene varmış.. ) Tabi bu varoş hanımefendisi başladı tantanaya , açtı ağzını yumdu gözünü. Ben ''Bu ne kadar daha sürecek , ben bu ızdıraba ne kadar katlanacağım diye düşünüyorken .'' Varoş hanımefendisi hala kelimeleri bana giydirmeye devam ediyordu. En sonunda dayanamayıp ''abla yeter artık evde çoluk çocuk aç bekliyor seni saatlerce dinleyemem '' dedim. Ve kadın bana '' Tüü terbiyesiz ben senin nerden ablan oluyorum ukala'' dedi ve arkasına bakmadan gitti. O an içimin ne kadar rahat olduğunu ve aslında hiçbir hatamın olmadığıını da anlayınca artık o cebimde 5 kuruş bile yok hissi iyice diniyordu. Ta ki o dilenciyi görene kadar.....

Tam merdivenleri çıktım parkın içinden geçip mutlu ve huzurlu bir şekilde evime gideceğim. Ama tam o esnada köşeye sinesine çekilmiş ve sinsi sinsi bekleyen dilenciyi görünce göz göze gelmemek için verdiğim uğraşlar bir türlü sonuç bulmadı. O esnada adam '' Abi Allah rızası için bir sadaka be açım be hadi be '' diye kelimeleri sarfederken , benim ise bu cümleler beynime sanki kazı çalışması yapılıyormuş gibi kazınıyordu. Dilenciye '' Abi valla bende de yok 5 kuruş bile yok cebimde '' demeyi çok istedim fakat gururuma yenilmiş olmalıyım ki söyleyemedim. Bir an düşünüp '' ulan şu dilencinin bile benden daha iyidir bütçesi  '' dedim. Sonra da süklüm püklüm eve  doğru yol alırken hala aklım o dilencideydi. Artık eve gelmiştim ama o dilenci hala aklımdan çıkmıyordu. Uyuma vakti geldi yataklar serildi ama hala aklımdan çıkmıyordu dilenci , neydi beni bu kadar etkileyen niye unutamıyordum o dilenciyi....

Bu sorunun cevabını rüyamda gördüğüm senaryo da cevap bulmuştum :)

O gün o dilenciyi rüyamda tekrar gördüm ve dilenci paraları sayıyordu. Fakat benim cebimde gene 5 kuruş yoktu :) Galiba anlaşılan ben o dilenciyi o bile benden daha iyi bütçeye sahip dediğim andan itibaren psikolojik olarak unutamamıştım. Neyse ki unuttum o günler geçti fakat parasızlığım hala devam ediyor diyebilirim. Peki sonuç ne ? Galiba artık daha da huzurluyum :) :):)

Çözüm : Bundan sonra cebimde en az 10 kuruş olmalı 5 kuruş parktaki dilenciye ,  3 kuruş caminin oradaki dilenciye , 1 kuruş yardım kutusuna , 1 kuruş ( lan bırakında oda bana  kalsın acaba onu kime vercek diye düşünüyorsunuz birde. Asgari ücret alıyoruz zaten dilencilere mi paylaştıralım ev mi geçindirelim arkadaş yeter ya yeter :)



               Saygılar....
            
                İmza:

           Bay.Budala ( Dünyanın en iyi yazarı )
    

'' Pipimi ye ''

PİPİMİ YE! ....       

 Küçükken ne güzel günlerimiz olurdu değil mi ? Hep eğlenir , deliler gibi bir sağa bir sola koşar türlü türlü oyunlar oynardık, fakat doğum tarihimiz gelip her sene 1 yaş büyüdükçe yok olur giderdi içimizdeki o delilik ve  oyun oynama istekleri .
    O kadar güzel günlerimiz olurdu ki her önümüze gelene istediğimizi söylerdik. Özellikle erkekler bu konuda muhteşem derece de sevilen kelimeler kullanabiliyorlardı. Kızlar ise böyle bir fırsatları olmadığı için üzülüyor gibiydiler (Hani lan herkes özgür ve eşitti J) Küçükken erkek çocuklara o kadar yüklenirdi ki babalar çocuk zaten hayata küfürbaz gelirdi. Sonra suç bizim oluyor ulan babamız dini öğrettide bizmi öğrenmedik J Annelerin çabaları bu dönemlerde hep yetersiz kalmıştır, galiba bu gidişle hiç bir şekilde de çabalarına ulaşamayacaklardıır.

Çoçuk konuşmaya hemen başladığı vakitten itibaren ‘’ Söv olum şu amcaya’’ , ‘’ Amcana pipine ye de bakayım ‘’ , ‘’ abi ye küfret oğlum ‘’ gibi  cümleler kurup resmen çocukları küfürbaz olmaya davet ediyorlar. Çocuğum olduğunda  ‘’ö p bakalım şu amcanın elini ‘’ , ‘’ Seni seviyorum de amcaya ‘’ , ‘’ Senin ben de bakim amcaya’’ yok sonuncusu olmayacaktı. İşte bende zamanında alıştırıldığım için mekanizma direk o tarafa kayıyor J


Mesela ‘’Pipimi ye ‘’ kelimesini küçükken erkek çocuklarının %85’i kullanmıştır. Ne kadar büyük ve çarpıcı rakam değil mi ? J Ama malesef ‘’ Pipimi ye’’ hayatımızda o kadar önemli bir yer aldı ki bir daha gitmedi o aldığı yerden. Küçükken ‘’pipimi ye dediğinizde ‘’ Ne kadar sevimli diyebilen çok oluyordu.’’ Ama şimdi öyle mi bu durum ?  ‘’Pipimi ye’’ dediniz diyelim , 19 yaşındasınz karşıdaki adam size bakıyor ve bağırmaya başlıyor siz kaçıyorsunuz ama nafile adam koşuyor peşinizden Kadıköy’den Eminönü’ne yüzerek geldiniz ama adam hala koşuyor J Yapacak bir şey var mı ? Malesef yok.... J
Ne olacak peki bu memleketin hali ? Aman Çektir et be... Bir ‘’Pipimi ye’’ demeyle ne olacak sanki demeyin.... (Nah girersiniz siz Avrupa birliğine bu sözleri kulanmayın diye bir yasa çıkarırsa  AB şaşırmayın. Gerçi boşver girmek isteyen kim ki babasını satayım J)